Bölüm

Bölümümüzün Tarihçesi

Sanat Tarihi Anabilim Dalları 1943'de tek kürsü halinde Prof. Dr. E. Diez başkanlığında kurulmuş, 1963'de üç ayrı kürsü halinde çalışmaya başlamış, 1981’den sonra Estetik ve Sanat Tarihi, Bizans Sanatı, Türk ve İslam Sanatı konularında çalışan kürsüler birleştirilerek tek bir Anabilim Dalı halinde Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü içinde yeniden teşkilatlanmıştır. 1990 yılında Genel Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Türk ve İslam Sanatı Anabilim Dalı, Bizans Sanatı Anabilim Dalı olarak ayrılmış olmakla birlikte, lisans düzeyinde Ortak Sanat Tarihi Programı uygulanmış olup, 02.05.2002 tarihinden itibaren Sanat Tarihi Bölümü teşkilatı içinde de aynı düzen devam etmektedir.

Bölümümüzün Kuruluş Amacı ve Hedefi

Türkiye’de, 1943 yılında “seminer” esasına dayalı ilk Kürsü olarak kurulduğunda amacı; bu alanda öncü olarak üniversiter yapıda ihtiyaç duyulan Sanat Tarihçileri yetiştirmek, bulunduğu İstanbul’daki kültürel zenginliklerle birlikte, Anadolu’da araştırmalar yaparak Sanat Tarihi disiplini içinde “Türk Sanatı” kavramının gelişimini ve yaygınlaşmasını bilimsel temele dayalı olarak sağlamak olmuştur.

Sanat Tarihi Bölümü’nün misyonu, kuruluş amacına uygun olarak, geçmişten günümüze ulusal ve evrensel kültür varlıklarını bilimsel yöntemlerle araştırmak, aktarmak ve koruma bilincini yaygınlaştırmaktır.

  Sevgili öğrenciler,


Ülkemizin ilk ve en köklü sanat tarihi bölümüne hoş geldiniz. Kuruluşundan bu yana bölümümüzün tedrisatı gerek yurdumuzda gerek diğer ülkelerdeki sanat ürünlerine ilişkin geniş bir perspektife sahiptir. Bölümün bünyesinde bulunan Türk ve İslam Sanatı, Bizans Sanatı ve Genel Sanat Tarihi başlıklı, ortak bir ders programı uygulayan üç anabilim dalı bulunmaktadır. Türk ve İslam Sanatı Anabilim Dalı’nın dersleri İslam-öncesi, Selçuklu, Anadolu Beylikleri, Osmanlı, Timurlu, İlhanlı ve Memlûk dönemlerini, ayrıca Erken İslam dönemlerinin (Dört Halife, Emevi, Abbasi, Tolunoğlu, Fatımi ve Endülüs) sanatlarını; Bizans Sanatı Anabilim Dalı’nın dersleri, İstanbul ve Anadolu ağırlıklı olmak üzere Bizans İmparatorluğu’nun diğer yörelerindeki sanat ürünlerini; Genel Sanat Tarihi Anabilim Dalı’nın dersleri ise Ortaçağ’dan 20. yüzyıla değin Batı sanatının bütün aşamalarıyla çağdaş sanat akımlarını kapsamaktadır. Adı geçen dönemler mimari, resim, heykel ve dekoratif sanatlarıyla ele alınmaktadır. Lisans tahsilini tamamlayanların, gerekli koşulları yerine getirmek şartıyla Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı’nın yüksek lisans ve doktora programlarına devam etmeleri mümkündür. Lisans ve lisansüstü öğrencilerinin ülkemizdeki kazılara ve yüzey araştırmalarına katılma imkânları da mevcuttur.

Bölümümüzden mezun olanlar kamuya ait eğitim ve araştırma kurumlarının yanı sıra özel sektör destekli vakıflara bağlı kültür kurumlarında, ayrıca sanat tarihi bilgisi gerektiren çeşitli alanlarda çalışma olanağına sahip olacaktır. Öte yandan sanat tarihi tahsili almış olanların yaşadıkları kültür çevresini farklı boyutta değerlendireceği de unutulmamalıdır.

Bölümümüzde öğrenci olarak geçireceğiniz yılların sizler için hem bilgilendirici hem de keyifli bir zaman dilimi olacağına inanıyor, hepinize şimdiden başarılar diliyorum.


​Prof. Dr. M. Baha TANMAN



Sanat Tarihi Bölümü üç farklı alanda (Türk İslam Sanatı, Bizans Sanatı, Batı Sanatı ve Çağdaş Sanat ) sanatın tarihsel gelişimini belirli yöntemler ışığı altında sorgulayıcı bir perspektifle öğrenciye bütünsel olarak sunmayı amaçlar. 
Bölüm Başkanımızın notları için tıklayınız.








Ülkemizde ilk kurulan Sanat Tarihi bölümü olarak kuruluşundan bugüne Türk İslam Sanatı, Bizans Sanatı, Batı Sanatı ve Çağdaş Sanat alanlarına ilişkin bilgi birikimini geniş bir perspektifle deneyimli öğretim üyesi kadrosuyla zengin bir program içinde sunan bölümümüz bu alanların tarihsel mirasını barındıran İstanbul kentinde öğrencilerin bilgiye deneyimle ulaşma imkanını taşımaktadır.
Tarihçemiz için tıklanıyız.







Bölümümüz ÖSYS sınavının TS-2 puan türüyle öğrenci kabul etmektedir. Geçtiğimiz yılların tavan ve taban puanlarını Yök Atlas'ından öğrenmek için tıklayınız.







  • Çift Anadal/ Yandal Programları
  • Erasmus ikili anlaşmaları (Lisansüstü öğrencileri için)




  • Bölümde düzenlenen akademik toplantılar için tıklayınız.
  • Anabilim Dallarımızın yurt içi ve yurt dışı araştırma gezileri için tıklayınız.
  • Öğrenci kulübünün gerçekleştirdiği konferans dizisi







Mezunlarımız, Sanat Tarihçisi olarak devlet müzeleri ve özel müzelerde, arkeolojik kazı ve yüzey araştırmalarında, sanat yapıtı ve kültür varlıklarının restorasyon işlerinde, sanat galerilerinde, alana ilişkin yayınların editöryel kadrolarında ve İstanbul Bienali başta olmak üzere ülkemizde gerçekleştirilen uluslararası sanat etkinliklerinin düzenlenme süreçlerinde çalışabilir.







Floransa-Arezzo-Pisa Gezisi İzlenimleri

Bu gezinin bana hem bilgi anlamında hem de duygusal ve düşünsel anlamda bir çok kazanım
sağladığını düşünüyorum. Öncelikle önceden yurtdışına çıktığımı belirtmeliyim. Bu gezilerde
ailemleydim ve şehre, göreceklerime dair bilgilerim araştırdığım ana gidilecek yerlerden, turist el
kitaplarından ve okuduğum bir kaç yazıdan ibaretti. Yurtdışı deneyimlerimin her seferinde bana farklı
şeyler kattığını ve beni geliştirdiğini kesinlikle söyleyebilirim. Ancak Floransa- Arezzo-Pisa gezisi bir
çok açıdan öncekilerden farklı oldu. Bu geziye en başta katılma sebebim Hocalarımızdan
öğrenebileceklerimin beni çok heyecanlandırmış olmasıydı. Nitekim beklediğimden daha da çok şey
öğrendim. Ancak bu gezinin tamamen bilgileri öğrenmek olmadığını gezi bitiminde tam olarak
anlayabilmiştim.


Öncelikle eserleri capcanlı, tüm gerçeklikleriyle görmek beni şaşkınlığa uğrattı. Kitap
sayfalarında ya da internette fotoğraflarını gördüğüm, derslerde işlediğim kimi eserler, onları yerinde
gördüğümde farklı bir gerçeklik kazandılar. Bu bahsettiğim gerçekliği, sadece eseri karşımda
görmekten öte şehrin(özellikle Floransa) dokusu da etkiledi. İçinde yaşayanlar ve yaşananlar
değişse de asırlardır aynı şekilde yaşayan şehir beni büyüledi, ve o da tüm yaşanmışlıklarıyla
gerçekliğini ortaya koydu. Fotoğraflarda ki o tarihi şehir, insanların yaşamış olduğu ve daha da
yaşayacağı bir yer haline geldi. Eserleri yapan sanatçı ve mimarlar ancak o zaman gözümde gerçek
birer insana dönüştüler. Bu hissiyat da yapılan bir çok şeye ve emeklere daha da hayran duymamı
sağladı. İnsanın her dönem insan olduğunu kavramak sanırım günümüzde biraz zor. Eski çok
eskiymiş, yeni olan ise eskinin hiçbir zaman parçası değilmiş gibi geliyor insana. Sanat Tarihi
eğitimime başlayana kadar bende de var olan bu hissin yavaşça yok olduğunu hissediyorum. İşte bu
gezide tarihin bir şekilde devam ettiğini gördüm. Özellikle derslerde gördüğümüz şeyler için
konuşursak onların arkasında koskocaman bir geçmiş olduğunu ve bu geçmişe de belki yüzyıllar önce
yaşamış olsa da aynı bizim gibi 'gerçek' insanların sahip olduğunu daha iyi anladım sanırım.
Sanıyorum bu his sayesinde; resimler, heykeller ve yapılar bana o kadar da uzak gelmemeye başladı.
Sonuç olarak bu düşünce zinciri bakış açımı farklılaştırdı.


Bu gezide beni bir diğer etkileyen öğe, öğrenme şekliydi. Yerinde öğrenmenin, o yeri
yaşamak ve hissetmenin dışında, öğretmenler ve öğrenciler bazında bütünsel bir ortam
oluşturduğunu düşünüyorum. Bu ortamda ki hareket hali de sadece bilgiyi öğrenmeyi değil,
sindirmeyi de sağlıyor. Dersliklerde öğrenci ve öğretici arasınd ki çizgi çok bellidir. Keza öğrenciler
arasındaki istek ve dikkat farkı da bir ayrım yaratır. Sanırım bu da, derslerdeyken gezide hissettiğim
bu bütünsel ortamı bana hiç hissettirmemişti. Öncelikle herkes, aynı amaç ve aynı isteklilikle orada
olduğu için tüm bilgi birikimini paylaşmaya hazır ve iç içeydi. Geziye katılan arkadaşlarla olan,
öğrendiğim ve öğreneceklerime dair birlik, ortamı daha da birleştirici kıldı. Bu da bu bütünsel
ortamda benim de yer bulmamı ve sonuçta aidiyetlik hissini sağladı. Ortamın canlılığı, sürekli
öğrenme, görme ve algılama halinin getirdiği sıkı tempo ve bu tempoya ayak uydurmaya çalışmanın
kendi açımdan büyük bir artı olduğunu düşünüyorum. Sürekli öğrenmek ve devamında düşünmek
insanı ister istemez farklı bakış açılarıyla baş başa bırakıyor. Bu da, örneğin öncesinde sokakta
yürürken hissedemediğin, düşünemediğin şeyleri bile düşünmeni ve görmeni sağlıyor.
Öğrendiğim bilgiler ve yeni tanıştığım bakış açıları dışında duygusal, içsel anlamda da bir çok
şey kazandım. Topluca gidilmiş bir gezi olsa da, yola çıkmadan önce grubu hiç tanımıyordum. Bir
anlamda ilk kez tek başıma yurtdışına çıkmanın verdiği heyecanı ve endişeyi yaşadım. Bu heyecan ve
endişe bir hafta içinde kendini tek başıma da bir şeyler yapabilirim düşüncesine bıraktı. Sadece bir
hafta sürmüş olsa da kendi kendime yetebilmeyi başardım. Özellikle Floransa'yı tanıdım. Bol bol
sokaklarında gezdim, insanlarını gözlemledim ve şehri hissetmeye çalıştım. Sanki yaşadığım her an,
her yürüyüş, duyduğum her ses bana farklı şeyler kazandırdı. Bu anlamda tüm bunların bu deneyimi
çokça özgürleştirici ve yenileyici kıldığını düşünüyorum.


Bu gezide en başta yepyeni yerlere gitmenin ve bunun ötesinde bu yerlere bambaşka
gözlerle bakabilmeyi öğrenmenin heyecanını tattım. Derslerde gördüğüm ya da göreceğim bu yerleri
görmek ve onları başka türlü öğrenebilmek çok güzeldi. Hiç duymadığım konularda ve çeşitli
dallardan bir şeyler öğrenmek ve öğrenebileceklerime dair ipuçları bu gezide daha da öne çıktı ve
okumayı seçtiğim bölüm konusunda daha da heyecanlanmamı sağladı. Gezi bir hafta sürmüş olsa da,
bu süreç sadece bilgi dağarcığımı değil, beni de bir anlamda büyüttü. Bu deneyimi yaşama fırsatı
yarattığınız için çok mutluyum. Harcadığınız zaman, uğraşlarınız ve verdiğiniz emekler için çok
teşekkür ediyorum. Umuyorum ki benim gibi bir çok kişi daha böyle fırsatlara sahip olabilir.

Başak Nisan Duran
1.Sınıf/2015-2016